


Bugün Adıyaman ilimizin güneydoğusunda bulunan ve
NEMRUT Dağı olarak bilinen bölgede KOMMANAGE Krallığı
İ.Ö. 850 yıllarında ilk olarak görünmeye başlamış.
Halen kömür, demir, altın ve petrol gibi mineral ve madenleriyle ünlü çok
verimli olan bu bölgede doğal zenginliklerin bir kısmı
bugün yeniden keşfedilmiş durumda.
Örneğin 1960larda bir arkeolog Fırat'tan altın çıkarmayı başardı.
Diğer bir keşif ise petrol ile yaşandı.
Son birkaç yıldır bölgede yaygın olarak ham petrol sondajı yapılmaktadır.
Bugün bu yörede Türk Petrol Ofisi'nin kara altın çıkaran
petrol çıkarma şantiyelerini görmek mümkündür.
Bir Asur kralının tutanaklarında, halkın krala yıllık vergi olarak
altın, gümüş ve sedir ağacından yapılmış tahta verdiği yazılıdır.
Belli ki o günlerde değerli sedir ağaçları sadece Lübnan'da değil
Kommagene topraklarında da yetişiyordu.
Kommagene halkı İ.Ö. 850- 550 yılları arasında, önce Babillilerin,
sonra Perslerin ve Persleri yenen Büyük İskender'in ordularının
istilasına tanık olur.
İ.Ö. 300'lerde Büyük İskender'in velihatlarından biri olan
Kral Seleukos 1. Nikator bölgesinde hüküm sürer.
1.Nikator Kommagene krallarının Yunan atalarından birisidir.
İ.Ö. 130'larda Kommagene krallığı bağımsızlığını kazanır.
Küçük Asya’da hüküm süren çoğu krallık gibi Kommagene de doğu ve
batı halklarının kaynaştığı bir pota oldu.
Farklı kültürleri, gelenekleri olan farklı diller konuşan insanlardı onlar
ve doğal olarak kendilerini birleşmiş tek bir halk olarak görmüyorlardı.
Onlar için aile ve kan bağı Kommagene krallığı
altında birleşmiş olmaktan daha önemliydi.
Küçük Asya'da hüküm süren çoğu krallık gibi Kommagene de doğu ve batı
halklarının kaynaştığı bir pota oldu.
Farklı kültürleri, gelenekleri olan farklı diller konuşan insanlardı onlar
ve doğal olarak kendilerini birleşmiş tek bir halk olarak görmüyorlardı.
Onlar için aile ve kan bağı Kommagene krallığı
altında birleşmiş olmakdan daha önemliydi.
Kral Mithradates bu tavrı değiştirmek için çok çalıştı.
Örneğin her yıl atalarının onuruna
Kommagene krallığında Olimpiyat Oyunları düzenledi.
Gençlik yıllarında Kral Mithradates de bu oyunlara katılmış ve
Kommageneliler arasında popüler olmayı başarmıştı.
Yetenekleri sayesinde Kral Mithradates pek çok ödül almış ve bunun
bir sonucu olarak ‘Güzellikle zafer kazanan
anlamına gelen ‘Kallinikos’ adını almıştı.
Bu oyunlar, Yunanlıların Olimpiyat Oyunlarıyla karşılaştırılabilir nitelikteydi.
Gençlik yıllarında Kral Mithradates de bu oyunlara katılmış ve
Kommageneliler arasında popüler olmayı başarmıştı.
Yetenekleri sayesinde Kral Mithradates pek çok ödül almış ve
bunun bir sonucu olarak 'Güzellikle zafer kazanan' anlamına gelen
'Kallinikos' adını almıştı.
Mithradates Laodike adında bir Seleukos prensesiyle evlendi.
Üç kızları oldu ve dördüncü çocukları da kız olunca çift bir oğul sahibi
olamama kaygısına kapıldılar. Bir oğula sahip olmak krallığın kalıcılığı açısında
çok önemliydi ve erkek evladı olmayan bir kralın velihatı da yok demekti.
Oğulları olduğunda tattıkları mutluluk ve rahatlık sonsuzdu ve çocuğa
Laodike'nin babasının adı, Antiochos, verildi.
Kommagene krallığı gücünü kat kat aşan güçlerin tehditi altındaydı
ve Mithradates yardıma muhtaçtı.
Yardım alma amacıyla Mithradates tanrılarla bir anlaşma yaptı.
Bu tanrıların gerçek mi hayali mi oldukları bilmiyoruz.
Ancak tanrılarla yapılan sözleşmeden etkilendiler ve kendilerini
tanrıların korumayı kabul ettiği seçilmiş insanlar olarak gördüler.
Böylelikle, Mithradates krallığını meydana getiren
halklar arasında bir bağ oluşturulabildi.
Kral bu sözleşmenin onuruna ülkenin her yerinde, temenos denilen,
küçük tapınaklar inşaa ettirdi.
Temenoslar ülkenin en göze çarpıcı noktalarında kuruldu.
Bu noktalardan tapınakların en önemlisi olan kutsal
Nemrud Dağı'nın tepesindeki tapınağı görmek mümkündü. Bu tapınakların hepsinde tanrılardan biriyle el sıkışan Kral Mithradates'in
tasvir edildiği beş tablet bulunurdu.
Mithradates tanrılara Yunanca ve Persce olan isimler verdi.
Apollo / Mithras
Artagnes / Herakles
Zeus / Oromasdes
Hera / Teleia
Helios / Hermes
Mithradates tanrılara her iki dilde isim vermesinin sebebi krallığını
oluşturan halkların kendilerini tanrılara yakın hissetmelerini sağlamaktı.
Bu taş tabletler stel olarak da bilinir.
Bu steller sayesinde Kral Mithradates tebasını sadece
onun sayesinde koruma altıda olabileceklerine inandırdı.
Bur temenoslar kralın tanrılarla yaptığı anlaşmanın şahitleriydiler.
Loos'un onuncu günü
(14 Temmuz) "Yüce Tanrıların Tezahürü" günü olarak kabul edildi.
O gün Kral Mithradates'in taç giydiği gün olarak da seçilmişti.
Her yıl o gün Kommageneliler köylerinin veya kasabalarının
yakınındaki tapınaklarında bir araya gelerek kutlamalar yaparlardı.
Bu kutlu günde Kral Mithradates Nemrud Dağı'nın zirvesinde
Kommagene'nin asilzadeleri ve diğer önemli şahsiyetleriyle bir araya gelir
ve yüzlerce yurttaşının önünde tanrıların temsilcilerini kabul ederdi.

KRAL ANTİOCHOS VE KRAL I. THEOS DÖNEMİ
Kral Mithradates'in oğlu Antiochos ailesinden Yunan ve
Pers kültürün karışımı bir eğitim aldı.
Annesi Kraliçe Laodike Büyük İskender'in soyundan,
babası ise Perslerin 'kralların kralı' dedikleri 1. Darius idi.
Antiochos çok genç yaştayken babası onu bir Seleukos prensesi olan
İsias Philostorgos, 'Sevgili' ile evlendirdi.
Bu evlilik tamamen politik bir amaç uğruna planlanmıştı ve aşkla pek ilgisi yoktu.
Mithradates tahtını oğluna bıraktıktan sonra onu gözetmeye devam etti.
Nemrud Dağı'ndaki tapınağı birlikte tasarladılar.
Tapınak Mithradates'in temellerini attığı tanrılarla
yapılan sözleşmenin merkezi olacaktı.
Mithradates 'in yaklaşımı, her zaman olduğu gibi pragmatikti.
Tapınak öylesine etkileyici bir anıt olmalıydı ki
tebası sözleşmenin önemini anlamalıydı.
Nemrud Dağı'nın bölgeye hakim konumu tapınağın ülkenin
heryerinden kolaylıkla görülmesini sağlayacaktı.
Antiochos ise idealistti.
Ona göre sözleşme yeni bir dine beşik, Nemrud Dağı da onun merkezi olacaktı.
Bu yeni din Nemrud'dan tüm medeni dünyaya yansıyacaktı.
Bir din yaratmanın verdiği güvenle olsa gerek,
Antiochos taç giyişinin hemen ardından kendine Theos (Tanrı) adını verdi.
Ve kendince bir efsane oldu.
Antiochos babasına çok derin bir saygı duyar,
ancak annesi Laodike'yi herşeyin üstünde severdi. Bir çok yazıtta kendisini 'annesini seven kişi' olarak kaydettirmiştir.
Annesine tanrıça anlamına gelen Thea ismini verdi.
Nemrud Dağı tanrılarının heykelleri arasında annesini
kendisiyle birlikte ölümsüzleştirdi.
Tanrı Zeus'un soluna Kommagene Kralı, Theos olarak kendisini,
Zeus'un sağına da Kommagene'nin Anası,
Thea, olarak annesi Laodike'yi yerleştirdi. Kral Antiochos, bu anıtı, yine bu anıtlarda yer alan 237 satırlık
bir kitabede (nomos) şöyle anlatır:
"İşte gördüğün gibi, tanrılara gerçekten layık oldukları
bu heykelleri ben diktirdim.
Zeus - Oromasdes'in, Apollon - Mithras - Hellios - Hermes'in,
Artagagnes - Hreakles - Ares'in ve herşeyi besleyen vatanım Kommagene'nin
heykelleri ile bu tanrıların yanına aynı taştan ve aynı tahtlar üzerinde
duaları işitebilecek güçte kendi heykellerimi de koydurttum."
Nemrut'taki heykellerin 7-8 ton ağırlığındaki taşların yontulmasıyla
yapıldığı tahmin edilmektedir.
Doğu ve batı terası olarak adlandırılan kutsal alanlarda (hierothesion)
bulunan bu heykeller, her iki terasta da sol başta Kral Antiochos olmak üzere
soldan sağa doğru sıralanmışlardır.
Bu heykel grubunun tam ortasında diğerlerinden biraz daha büyük olarak
Zeus-Oromasdes'in heykeli bulunmaktadır.
Bu heykellerin her 2 yanında Krallığı sembolize eden koruyucu
kartal ve aslan heykelleri yer almaktadır.
Heykellerin önünde ise Kral Antiochos'un atalarına ait 70 adet
kumtaşı kabartma bulunmaktadır.
Bu 2 terasın arasında yer alan ve Kral Antiochos'un mezarı olduğu
tahmin edilen bölüm ise yaklaşık 50 metre yüksekliğinde
yapma bir (tümülüs) tepedir.